KÜRK MANTOLU MADONNA-SABAHATTİN ALİ

Kütüphaneye üye olduğumda ne okumak istediğime karar vermek gerekiyordu. Ben de böyle durumlarda genelde internetten faydalanırım. İnternette bulduğum kitap listelerini not alır kütüphaneye gidince ona göre buradan kitap alırım. Uzun süredir alıp okumak istediğim ancak kütüphane raflarında bir türlü denk getiremediğim KÜRK MANTOLU MADONNA-SABAHATTİN ALİ kitabını sonunda buldum ve hemen okumaya başladım. Aldığım kitabın yayınevi kitabı 50 yıl önce basmış. Yani kitap tarih kokuyordu.   👃👃:)) Kitap galiba bir magazinvari programda soru olarak konuğa sorulunca, konuk kitabın ismindeki Madonna'yı şarkıcı Madonna sanmış ve bu da video sitelerine düşünce kitap meşhur olmuş. Yani en azından benim gördüğüm bu.
Kitabın konusuna gelince.. Bence kitap gayet akıcı bir dil ile yazılmış. İçindeki kelimelerden bazıları yazıldığı tarih itibariyle eski Türkçe gibi  ama anlaşılmaz değil. Kitap Rasim adlı karakterin kendini anlatmasıyla başlıyor. Rasim çalıştığı işten atılınca iş aramaya başlar. Bir süre işsiz güçsüz gezdikten sonra bir arkadaşına rastgelir. Bu arkadaşının yardımı ile arkadaşının işyerinde çalışmaya başlar. Rasim'in burada bir oda arkadaşı da vardır. İsmi Raif Efendi. Raif Efendi klasik bir çalışan olarak betimlenmiş. İşten eve evden işe, sefer tası taşıyan, kimsenin etlisine sütlüsüne karışmayan ve mülayim biri. Ayrıca Almanca tercümanı. RaifEfendi'nin en büyük kusuru ise sık ve uzun hasta olması. İşte Rasim kendisinde merak uyandıran Raif Efendi'yi incelemeye ve onun gizemlerini çözmeye çabalar. Kitabın başları bu gizemler üzerine kurulu. Dediğim gibi Raif Efendi sık ve uzun hastalanan birisi. Bu yüzden işe gidemediği zamanlarda işten eve tercüme evrakı götüren Rasim, Raif Efendi'nin özel hayatını da görme imkanı buluyor. Raif Efendi'nin özel hayatı dediysem olmayan özel hayatı. Zira Raif Efendi evinde evli olan baldızı ve onun ailesi ile kalabalık bir evde yanlız yaşayan bir adam. Bunu gören Rasim, Raif Efendi'yi daha dikkatli izlemeye ve onu analiz etmeye çalışır. Günler böyle geçerken Raif Efendi yeniden hasta olur. Bu seferki hastalığı daha uzun ve sıkıntılıdır. Öte dünyaya göçeceğini anlayan Raif Efendi kendisini ziyaret eden Rasim'den bir istekte bulunur. İşyerindeki masasında bulunan şahsi eşyalarını kendisine getirmesi. Rasim bu isteği hemen yerine getirir. Ancak Rasim eşyalar arasında bir defter görür. Raif Efendi, Rasim'den bu defteri hemen yakmasını ister ancak Rasim, Raif Efendi'yi ikna eder ve defteri okumak için izin ister. Raif Efendi'nin izni ile Rasim defteri okumaya başlar. Bu defter bir günlüktür. Kitabın bundan sonraki kısmının büyük bölümünü Raif Efendi'nin günlüğü okumakla geçiriyoruz. Günlükte Raif Efendi'nin Almanya maceralarını okuyoruz. Raif Efendi'nin babası Almanya'da yaşamak daha kolay olduğu için oğlunu Almanya'ya sabun üretimini öğrenmesi için gönderir. Raif Efendi burada bir fabrikada işe başlar, hem sabun üretimini öğrenir hem de Almanca. Burada sanatsal etkinliklere de katılır. Bir gün bir resim sergisine gider. Burada resimlere bakarken bir resmin önünde takılır kalır. Uzunca bir süre bu resme bakar. Hatta bu resimdeki kürk mantolu kadın portresine aşık olur. Bu resmi Andrea Del Sarto isimli ressam tarafından yapılmış Madonna Delle Arpia isimli resme benzetir. İşte kitabın adı buradan gelmektedir. Kürk Mantolu Madonna. Raif Bey resme bakarken bir kadın yanına gelir. İnsanlardan uzak olmayı tercih eden Raif Bey kadının resimle ilgili sorularına maruz kalmıştır. Kadın resme neden uzun süre ve dikkatli baktığını Raif Bey'e sorar. Utangaç Raif Bey kadının yüzüne dahi bakamaz. İşte bu kadın, Raif Bey'in tesadüfen sonradan sokakta karşılaşacağı, büyük bir aşk yaşayacağı, memleketine dönmek zorunda kaldıktan sonra çeşitli sebeplerden bir daha göremeyeceği, çocuk sahibi olacağı ancak bundan yıllar sonra haberi olacağı, Maria Puder'den yani Kürk Mantolu Madonna'dan başkası değildir. Raif Efendi yıllar sonra Maria Puder'in Alman bir akrabası ile karşılaştığında Alman kadının yanındaki çocuğun kendi çocuğu olduğunu öğrenir. Ama bunu kara kaplı günlüğünden başka kimseye söyleyemez.
Rasim, Raif Efendi'nin etkileyici ve sürükleyici günlüğünü okuduktan sonra Raif Efendi'nin evine geldiğinde bu dünyadan göçmüş olduğunu görür.
Romanın konusu bu. Kitabı bitirdiğimde yazarın başarısı olarak ruhuma çökmüş çok ağır bir acı hissettim. Konusu ve sürükleyiciliği çok iyi olan bir kitaptı. Kitap bittiğinde roman baştan sona kadar gözümün önünde canlandı ve tek diyebildiğim "vay be" olmuştu. Kesinlikle okunması gereken bir kitap. Şiddetle tavsiye ediyorum. İyi okumalar...

KİTAP BİLGİLERİ: Varlık Yayınları, Şubat 1966 Basım

Yorumlar